SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

iMAN BAHSİ

<< 179 >>

باب في قوله عليه السلام: إن الله لا ينام، وفي قوله: حجابه النور لو كشفه لأحرق سبحات وجهه ما انتهى إليه بصره من خلقه

79- RESULULLAH (S.A.V.)'İN ''MUHAKKAK ALLAH UYUMAZ'' BUYRUĞU İLE ''ONUN HİCABI NURDUR. EĞER ONU AÇACAK OLURSA YÜZÜNÜN NURU, BASAR'ININ DEĞDİĞİ BÜTÜN MAHLUKATINI YAKARDI'' BUYRUĞU HAKKINDA BİR BAB

 

293- (179) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب. قالا: حدثنا أبو معاوية. حدثنا الأعمش عن عمرو بن مرة، عن أبي عبيدة، عن أبي موسى، قال: قام فينا رسول الله صلى الله عليه وسلم بخمس كلمات. فقال: "إن الله عز وجل لا ينام ولا ينبغي له أن ينام. يخفض القسط ويرفعه. يرفع إليه عمل الليل قبل عمل النهار. وعمل النهار قبل عمل الليل. حجابه النور. (وفي رواية أبي بكر: النار) لو كشفه لأحرقت سبحات وجهه ما انتهى إليه بصره من خلقه". (وفي رواية أبي بكر عن الأعمش ولم يقل حدثنا).

 

[:-444-:] Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebu Kureyb rivayet ettiler. Dedilerki: Bize Ebu Muaviye rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş Amr b. Murra'dan, o da Ebu Ubeyde'den, o da Ebu Musa'dan naklen rivayet etti. Ebu Musa dedi ki:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize kalkıp bir hutbe verdi ve beş hususu dile getirip şöyle buyurdu: "Muhakkak Aziz ve Celil Allah uyumaz, onun uyuması da gerekmez. O adalet terazisini alçaltır ve yükseltir. Gecenin ameli ona gündüzün amelinden önce, gündüzün ameli de gecenin amelinden önce yükseltilir. Onun hicabı nurdur. -Ebu Bekr'in rivayetinde: nardır- eğer onu açacak olursa yüzünün nurunun parıltıları basarının değdiği bütün mahlukatını yakardı. "

Ebu Bekr'in, A'meş'ten diye naklettiği rivayetinde: Bize tahdis etti, dememiştir.

 

Diğer tahric: İbn Mace, 195, 196; Tuhfetu'l-Eşraf, 9146

 

 

294- (179) حدثنا إسحاق بن إبراهيم. أخبرنا جرير عن الأعمش، بهذا الإسناد. قال: قام فينا رسول الله صلى الله عليه وسلم بأربع كلمات. ثم ذكر بمثل حديث أبي معاوية. ولم يذكر "من خلقه" وقال: حجابه النور.

 

[:-445-:] Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti. Bize Cerir, A'meş'ten bu isnad ile haber verdi. (Ebu Musa) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aramızda kalkıp dört hususu söyleyerek bir hutbe verdi, sonra da Ebu Muaviye'nin hadisi rivayet ettiği gibi zikretmekle birlikte "mahlukatından" ibaresini söylememiş ama: Hicabı nurdur demiştir.

 

 

295- (179) حدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. قال: حدثني شعبة عن عمرو بن مرة، عن أبي عبيدة، عن أبي موسى؛ قال: قام فينا رسول الله صلى الله عليه وسلم بأربع "إن الله لا ينام ولا ينبغي له أن ينام. يرفع القسط ويخفضه. ويرفع إليه عمل النهار بالليل. وعمل الليل بالنهار".

 

[:-446-:] Bize Muhammed b. El Müsennâ ile İbni Beşşar rivayet ettiler dediler ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti dedi ki; Bana Şu'be Amr b. Mürre'den, o da Ebî Ubeyde'den, o da Ebu Musa'dan naklen rivayet etti Ebu Musa dedi ki:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aramızda kalkıp dört hususu dile getirerek şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah uyumaz, onun uyuması da gerekmez. Adalet terazisini yükseltir, alça/tır. Gündüzün ameli ona geceleyin, gecenin ameli de gündüzün yükseltilir."

 

Tahric bilgisi 444 ile aynı.

 

NEVEVİ ŞERHİ İÇİN TIKLA

 

DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Görülüyor ki birinci rivayette Resulullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O bir Nur... Onu nasıl göreyim?» buyurmuş; ikinci rivayette ise bir nur gördüğünü beyan etmişdir. Zahiren bu iki rivayet birbirine muarız gibi görünüyorsa da hakikatde aralarında zıddiyet yoktur. Çünkü birinci rivayetde ki; Nur gözlerin tahammül edemediği Kaahir Nur; ikincideki ise; gözün tahammüi edebileceği Nur manasınadır.

 

Bazılarına göre; «Bir nur gördüm.» cümlesinden murad: Allah'ın hicabı nurdur. «O halde ben Rabbimi nasıl göreyim» demektir. Nitekim bundan sonraki babda bu mânâ sarahaten beyan buyurulmuştur. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in muradı: «Bir nurdan başka bir şey görmedim.» demektir. Çünkü nur âdeten bir şey görmeye mânidir. Onun için geceleyin koyu karanlıkta insanın gözüne şiddetli bir ziya tutulursa ziyanın arkasmdakini göremez: Kaadî İyâz (Rahimehullah) «Bu rivayet bize gelmedi onu esas nüshaların hiç birinde de görmedim. Allah Teâlâ 'nın zatının nur olması imkânsızdır. Çünkü nur, cisim kabilindendir. Allah Teâlâ ise bundan münezzehtir. Bütün ehli sünnet imamlarının mezhebi budur. Binaenaleyh: «Allah semâvât ve yerin nurudur.» âyet-i kerimesi ile hadislerde Allah 'a nur itlâkının mânası onlardaki nurun sahibi ve Halikı demektir: «Bazıları göklerde ve yerde yaşıyanların hidayetcisidir», diğer bazıları «mu'min kullarının kalblerini nurlandırıcıdır» demişlerdir.» diyor, Resulullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) «Allah Azze ve Celle uyumaz, ona uyumak da yakışmaz.» buyurmuştur. Bunun mânası:  «Allah Teala uyumaz onun hakkında uyku müstehildir.» demektir. Çünkü uyku dalgınlık ve aklın çalışmaması hâlidir. Uyuyan kimseden his dahi sâkı't olur; Allah Teâlâ ise öyle şeylerden münezzehtir.

 

«Tartıyı indirir ve kaldırır.» cümlesini îbni Kuteybe mizanı kısar ve kaldırır diye tefsir etmiştir. Çünkü adalet mizanla tahakkuk eder. Bu cümleden murâd Allah'u Teâlâ 'nın kullarının amellerini tartarken ve rızıklarını verirken mizanın kefelerini kaldırıp indirmesidir ki; bu da rızık takdirini mizanla tartmaya benzetmek sureti ile bir temsilden ibarettir. Bazıları hadisteki «kist» tabirinden murâd rızıktır. Her mahlukun rızkına kist 'denilir. Allah Teala bazı mahluklarının rızkını çok bazısını da az verir. İşte hadisdeki: «Kıstı indirir ve kaldırır.» tabirinden murâd ta budur, demişlerdir.

 

«Gündüzün amelinden önce, ona gecenin ameli, gecenin amelinden Önce de gündüzün ameli arz olunur.» Bu cümleden murâd her günün ameli o günün sonunda, her gecenin amelide o gecenin sonunda Allah'a arz olunur. Demektir. Çünkü hafaza melekleri amelleri günü gününe yazarak bittiği anda Allah'a arz ederler.

 

Hicap : Örtmek ve men etmek mânasına gelir hicabın hakikati ancak mahdut olan cisimlerde tasavvur olunabilir. Allah Teala cisimden, had ve huduttan münezzehtir. Binaenaleyh burada murâd onu görmeye mâni olan şeydir. Bu mâniye nur veya nâr denilmesi âdeten nur ile ateşin şuaları görmeye mâni olduğundandır.

 

Allah'ın vechinden murâd zatı olduğu gibi basarının ihata ettiği ifadesiylede bütün mahlukatı kastedilmiştir. Çünkü Allah Teâlâ'nın  basarı bütün kainatı ihata eder.

 

«Eğer onu açmış olsa vechinin subuhatı basarının ihata ettiği bütün mahlukatını yakardı.» cümlesinden murâd Allah nur ve Celâlini bir açsa o nur bütün mahlukatı yakardı demektir. Bu manada hadis lügat ulemâsının hepsi müttefiktir. Sübühat sübha'nın cem'idir ki nur celâl ve beha manasınadır.